Yorum yapılmamış

Ege Soğutma Sanayicileri ve İşadamları Derneği (ESSİAD) organizasyonu ile İzmir’e gelen Uluslararası Dağcı ve AKUT Başkanı Sayın Nasuh MAHRUKİ, dünyanın zirvesi olan Everest Dağı’nı tırmanışının öyküsünü anlattı.

28 Şubat 2013 tarihinde Tepekule Kongre ve Sergi Merkezi’nde düzenlenen sohbet toplantısında; herkesin Everest’e çıkamayacağını ancak herkesin çıkabileceği bir Everest olacağını vurgulayan Mahruki, bunun için çok çalışılması gerektiğine dikkat çekti.

ESSİAD’ın yürüttüğü ve İzmir Kalkınma Ajansı’nın desteklediği laboratuvar projesi ilgili sunum yapan ESSİAD Genel Sekreteri Sayın Aylin GEL, İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü alanı içerisinde yer alan Teknopark alanı içerisinde kurulacak olan EHİS Akredite Test ve Analiz Laboratuvarı’nın Türkiye’nin ve Avrupa’nın ilk ve tek entegre laboratuvarı olacağını belirtti.

ESSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Sayın Akın KAYACAN’ın açılış konuşması ile başlayan ve Tepekule Kongre ve Sergi Merkezi’nde düzenlenen “Dünyanın Zirvesine Tırmanış” konulu sohbet toplantısına katılan Mahruki ve Yılmaz Sevgül, 2010 yılında gerçekleştirdikleri son Everest tırmanışını fotoğraflar eşliğinde soğutma sanayicilerine anlatırken, bu tırmanışı konu edinen kitaplarını da imzaladılar.

Sayın Kayacan’ın sözü misafirlere bırakması üzerine konuşmasına başlayan dernek üyelerinden Sayın Can Hakan KARACA, üniversite macerası sonrasındaki soğutma sektöründe gerçekleştirdiği çalışmalardan söz etti.

2010 yılında ESSİAD Üyesi Sayın Can Hakan KARACA ile yollarının kesiştiğine değinen Sayın Yılmaz SEVGÜL ise doğal kaynakların yönetimi ve eko turizm ile ilgili sıkıntılar olduğunu belirterek T.C. Orman ve Su İşleri Bakanlığı, T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın doğa ile ilgili yapmış olduğu saha çalışmalarını desteklediklerini iletti.

“Dağların Dostuyum”

Bilkent Üniversitesi İşletme Fakültesi’nde okurken dağcılığa başladığnı ve bunun kendisine kişisel gelişim sürecinde bambaşka bir ivme ve derinlik kazandırdığını anlatan Mahruki, daha önce hayalini bile kuramağıdı yepyeni fırsatların önüne açıldığı söyledi. Deneyimsiz ama meraklı ve tutkulu bir üniversite öğrencisi olarak en alt basamağından başladığı bu yolda oldukça hızlı bir ilerleme kaydettiğini açıklayan Mahruki, “Ülkem adına birçok ilke ve başarıya imza atma onuruna eriştim. Dağları, alt edilmesi gereken rakipler, zirveleri de fethedilmesi gereken kaleler olarak değil, yüce gövdelerinde kendimi geliştirebileceğim varlıklar olarak algıladım. Sanırım benim dağları sevdiğim kadar onlar da beni sevdi ve hemen her seferinde zirvelerine ulaşarak onların dostu olma onurunu bana yaşattılar. Bu sıra dışı dostluklarım, hayatımın en özel ve en büyük mutluluklarından oldu, hâlâ da öyledir” dedi. Everest’e Tırmanış organizasyonunun proje aşamasından bahseden Mahruki, “Sayın Can Hakan Karaca, tanışmamız ve proje hakkında gerçekleştirdiğimiz görüşmeler sonrasında sponsorumuz olarak bizimle birlikte tırmanışa katıldı. Eşim Sayın Mine MAHRUKİ de dahil olmak üzere tırmanışta toplam 14 kişi yer aldı” dedi.

Cantek Soğutma Ltd. Şti’nin Everest 2010 Ekspedisyonuna sponsorluk aşaması ile ilgili söz alan Sayın Can Hakan KARACA “Beni harekete geçiren nokta “bir projede yer alarak şirketimize marka değeri katmak isteme” hedefimiz oldu. Marka değeri katma hedeflerimizden biri Türkiye’ye mal olmuş kişilerin bizim projemiz içerisinde yer almasıydı. Proje içerisinde sponsor olarak yer almak çok keyifliydi. Beraber yaşamak ve paylaşmak çok önemlidir. Sayın Nasuh MAHRUKİ ve Sayın Yılmaz SEVGÜL sponsorluk yapılabilecek insanlar olarak hem marka değerinize değer katıyorlar, hem de bu işin nasıl yapıldığını çok iyi biliyorlar. Sponsor olarak bu organizasyondan çok fazla katkı gördüm. Ve biz bu organizasyon kapsamında 7 yardımcı sponsor ile Türkiye Soğutma Camiası olarak Everest’e çıktık. Bu ekspedisyonu herkesin sahiplenmesini sağladık. Bizimle birlikte binlerce insana yaşadığımız her anı saniye saniye izlettirdik. Yarattığımız katma değeri çoğaltarak uluslararası bir ekspedisyona imza attık. Bizim yaptığımız en güçlü ve en kurumsal işlerden birisi Everest Ekspedisyonu idi. Tabii ekspedisyona gelene kadar bir çok iş yaptık ve bunu basınla paylaştık. Marka oluşturmak zaman isteyen, takip isteyen, istikrar isteyen bir iş. Aynı kendi işiniz gibi. Markanızı da kendi işiniz gibi bir değer haline getirmeniz gerekiyor çünkü çok uzun yıllar sonra elinizde kalacak en önemli değer markanız olacaktır. Ama biz hepimiz, Türkiye’nin bütün sanayici ve iş adamları birinci nesil sanayiciyiz. Babamızdan iş mirası almadık, kendimiz yarattık. Sermaye toplumu da olmadığımız için marka yaratmanın değerini o kadar iyi bilmiyoruz. Biz enerjisini en iyi şekilde kullanan iki dağcıya sponsor olduk.” dedi.

Bir ürünü yaratırken bir fark yaratmak zorundasınız diyerek sözlerine devam eden Karaca “Bunu anlatırken doğru aktarmak zorundasınız. Eğer doğru bir şekilde ifade edebilirseniz marka değerinizi arttırabilirsiniz. İki tür marka değerinin avantajı vardır. Birincisi ürün alırken, ikincisi ürün satarken. Ne kadar iyi bir mal üretirseniz üretin masada olduğunuzda güçlü olmanın tek yolu gerçekten farklı ve iyi bir ürün yaratıp onu da markanızla desteklemektir” dedi.

Sayın Yılmaz SEVGÜL ise Everest Tırmanışının başlangıcı ile ilgili “Sponsorluk kavramı gerçekten Türkiye’de bilinen bir kavram değil. Sporcu ve sporcuya destek olan bir yasa var ortada ve o yasa kapsamında bir takım vergilerden muafsınız. Fakat bu sistemin Türkiye’de çok iyi çalışmadığını biliyoruz.” diyerek sponsorluk kavramının önemini vurguladı.

“İsterseniz Başarırsınız”

Yaşam içinde hak edilen yerlere ulaşabilmek için, kendimizi ve yapabileceklerimizi çok iyi tanımamız gerektiğine işaret eden Mahruki, Dünyanın zirvesi olan Everest’e herkesin tırmanamayabileceğini ancak herkesin kendi Everest’ine ulaşabileceğini kaydetti. İnsanların kendilerine hedefler koyması gerektiğinin altını çizen Mahruki, “Ben 1995 yılında, Everest Dağı’na tırmanmayı başaran ilk Türk ve dünyadaki ilk Müslüman dağcı oldum.

2010 yılında da bir kez daha Everest’e tırmandım. Zirveye tırmanmanın ilk adımı, zirveye ulaşmayı istemektir. Ama öylesine istemek değil, gerçekten istemek; ruhumuzla, bedenimizle, yüreğimizle, aklımızla, tepeden tırnağa bizi biz yapan her şeyimizle istemektir. Ona ulaşma arzusu içimizde kor gibi yanmalı ve bizi hep hareket halinde tutmalı. İçten gelen böylesi güçlü ve gerçek bir istek, bu isteğimize ulaşmak için tüm gerekenleri de beraberinde hayatımıza çağırır. İnsan gerçekten istediği bir şeye ulaşmak için kendisini değiştirebilir. Hayatını, önceliklerini, zamanını, açıkçası her şeyini buna göre ayarlayabilir” diye konuştu.

Organizasyonumuz sonrasında, Sayın Nasuh-Mine MAHRUKİ, Sayın Yılmaz SEVGÜL, Sayın Can Hakan KARACA, Yönetim Kurulu Üyelerimiz ve Genel Sekreterimizin katılımları ile Deniz Restoranda akşam yemeği düzenlenmiştir.